27 Nisan 2016 Çarşamba

ÜRDÜN-JORDAN




Ürdün'e 211 türk lirası karşılığında gidiş-dönüş kampanya biletini bulur bulmaz yola koyuldum. Biraz zor olsa da yolculuğumu elhamdülillah neticelendirdim. Kampanya dönemine rast geldiğinizde mutlaka sizin gibi seyahat eden öğrenciler de olabiliyor. Benim tanıştığım kişi ise, Atatürk Havaalanı'nda karşılaştığım Ürdünlü birisiydi. King Hüseyin Havaalanı'na yani Akabe'ye indiğim zaman pasaport kontrol merkezlerinden geçtik. Bu arada Akabe merkeze nasıl gideceğimi düşünüyordum.Taksi sizi merkeze 20 dinar 80 tl'ye götürüyor tabi ki pazarlık yaparsanız. Atatürk Havaalanı'nda tanışmış olduğum arkadaş ile anlaşmıştık. Beni merkeze ücretsiz götüreceğini para da kabul etmeyeceğini söylemişti. Ben de bir dertten kurtulduğum için şükrettim; ama Akabe Havaalanı'na indiğimiz sırada polisler 20-25 dakika boyunca beni sorguladıkları için maalesef Ürdünlü arkadaş beni bırakıp çoktan gitmişti. Saat gece 02.00 civarındaydı. Son bir arayış ve beklediğim fırsat Ürdünlü Ömer Ferruh adında birisi oldu. Nasıl daha ucuza gidebilirim? sorusuna, ben seni götüreyim diyen bir el uzandı. Ömer abi Ankara'da çalışan ve Türkçe bilen biri çıktı. Ben Akabe'den Amman'a gidecektim; ancak beni Amman'a ulaştıracak jet otobüsler sabah saat 8'de seferlerine başlayacaktı. Ben başka seçeneklerin olup olmadığını sorduğumda “jet otobüse vereceğinden 20 tl fazla vererek taksiye binmeye ne dersin?” cevabını verdi. Ben de “olur, hem de iyi olur” dedim. Sonrasında beni taksi durağına götürdü. Sıkı bir pazarlıkla 15 Ürdün dinarına anlaştık.  Yaklaşık 4 saat süren taksiye benimle birlikte 3 yolcu daha bindi. Yolculardan biri de sonraki zaman diliminde birbirimize yoldaşlık yapacağımız Hataylı biriydi. Taksici ile pazarlık yapan Hataylı abi taksicinin “benim taksimde bir Türk var”, demesiyle taksiye bindiğini bana sonradan söyledi. 

Elhamdülillah Amman'a vardım. Ispartalı Cavit Güleç hocamız ile buluştuk, 4 gün birlikte gezdik. Amman Arap Üniversitesi'ne ders için giden imam hatipli öğrencilere eşlik ettim. 2 Aylık Arapça kursu için Isparta'dan gelen bu öğrenciler ayrıca Üniversite'de ders görmekteydiler.



Nefise lokantasında meşhur künefesiyle damaklarda tat bırakan enfes bir tatlı yedik. King Hüseyin Cami'sinde yatsı namazını kıldık. Ardından konakladığım Suveylih'e dönüş yaptık. Suveylih'de ise ilk defa güneş saati gördüm.


“Hybrid’in” yani elektrikli arabaların Ürdün'de çok yaygın kullanıldığı, neredeyse sokaklarda yayalar yok denecek kadar azdı.  Bununla birlikte her yerde Ürdün kralı ve oğlunun fotoğraflarını gördüğümü ve bir an bizim ülkedeki gibi banal milliyetçiliğin kutsal atfedildiğine şahit oldum. Melik ve Allah var başka kimse yok sözünü işittim.
Osmanlı, Hicaz demiryolunu inşa ederken patlak veren Arap İsyanı sonucu Ürdün topraklarını terk etti. Osmanlı Devleti bu topraklardan çekilirken altınları yanlarında taşıyamadıkları için demiryoluna ve farklı noktalara küplerle altın gömmüş ve Ürdün'ü terk etmiştir. Ürdün'de kazı sonucu 9 küp altın bulunmuştur. 

9 küp altının bulunduğu yer

Ürdün Amman'da bulunan Abdurrahman bin Avf'ın kabrini mutlaka ziyaret etmelisiniz. Ayrıca ruhuna fatiha gönderin. 



Osmanlı Türklerinden olduğunu önceden öğrendiğim, Muhammed Osmanlı kardeşimle görüştüm. Amman'a Türkler yoğun olarak dil eğitimi için gidiyor. İmam hatip ve proje okulların uğrak noktası. Ayrıca lise diploması 60 ya da 70 olanlar Ürdün üniversitelerinde iki bölüm de okuyabiliyor. Bunlar dil için kaçırılmayacak fırsatlar. Türk öğrenci evleri bize, memleket muhabbetinden mahrum kalmayacağımız ortamlar sunmakta. Khalleed Selman ve Sameer Alamaireh kardeşlerimle de burada tanışma fırsatı yakaladım.


Öğrenci evinde tanıştığımız arkadaşlarla Amman sokaklarını gezdik. Amman'ın Kapalı Çarşısını ziyaret ettik. Mağaza sahiplerine turist izlenimini verirseniz, Cem Yılmaz’ın “bizim oğlanın sünnet dügünü masraflarını çıkardık” esprisinin uygulama alanı olarak 5 tl' ye mal olan malı 40 tl'ye alabilirsiniz. Bu yüzden yanınızda buraları bilen birisi, sizi maddi zararlardan koruyabilir. Ürdün'de gecenin son demlerinde Türk çalışanların olduğu restaurant da meyve salatası tatma imkanım oldu. Ben Amman'dan Petra'ya nasıl gidebilirim diye düşünürken öğrenci evindeki arkadaşlar “biz de 5 yıldır burada olmamıza rağmen, Petra’ya hiç gitmedik” dediler. Bu durum benim 3 yıl Isparta'da olup Davraz'a hiç gidemediğim duruma benzedi. Petra'ya gitmeye kararlı olduğum için telefon trafiği başladı. Yoğun uğraşlar sonucu 125 dinar'a en son bir taksi bulabildik. Bende kalan para 120 dinar kadardı. Böylece taksi planı suya düştü. 5 dinar mesele değildi. Petra'ya giriş için 50 dinar daha gerekliydi. Ertesi gün 2 dinara bulduğum taksi ile jet otobüslerin bulunduğu otogara gittim. Otogara vardığımda saat 08.00 civarıydı. Maalesef sabah 07.00 gibi hareket eden otobüsün diğer seferi akşam 19.00 olduğunu öğrendiğimde bir an Petra bana ırak oldu. Sarsıldım ve öğrenci evinden bir arkadaşımı aradım. Otogardan Petra'ya gidecek dolmuşların olduğunu ve 8 dinar'a götürebileceğini ifade etti. Ben de kabul ettim. Petra'ya doğru yola koyulduk. Petra yolunda dolmuşta kendimi ifade edebilecek düzeyde İngilizce sayesinde bir arkadaş ile tanıştım. Yarım günlük Petra yolculuğumda beraber gezdik. Kendisi Iraklı olup ileri derecede İngilizce bilen birisiydi. Petra'ya giriş için 50 dinar vermek zorunda kaldım. Geriye 60 dinar kalmıştı. Arkadaşla birlikte Petra'ya girmeden hemen öğle namazını eda ettik. Neredeyse 3 günlük süren Petra seyahatimizi, 8 saat deve ve eşek sırtında neticelendirdik. Petra’ya girdiğimiz zaman faytonlar, eşekler, atlar, develer bizi karşıladı.



Japon turistlerle poz verdik. 

Yürüyüşümüz süresince eski vadilerde kayaları yontan Semud kavmini tefekkür ettim. Nasıl bir teknoloji ile bu eserleri bırakmışlar. Onlar gittiler, biz de gittikleri yere doğru gidiyoruz. 



Muazzam kayaların içerisinde acziyetimi hissettiğimi ve nefsimi daraltan ölümün bu topluluğun hepsini şatafata rağmen bulduğuna şahitlik ettim. Sert kayalara rağmen ölümün içinden bitkilere can veren Rabbim'e hamdettim.



Nihayet Petra'da tarihi sütunların olduğu ‘Hazine’ dedikleri yere vardık. Hazine, büyük krallarının mezarlarını gösteren birer simgeyi içinde barındırıyordu.
   

Orada bir kişiye bir limonata 7 dinar iken, Iraklı yoldaşımın uzun pazarlığı sayesinde iki kişiye iki limonata toplamda 4 dinara mal oldu.   



Hemen yanımızda bulunan deveyi de tabii es geçmedik; onu da pazarlık listemize kattık. Ve hazineye vuran şems ışınlarıyla, güneşe ve parıltısına yemin eden Rabbime yine hamdettim. Devenin sırtında önce poz verdik.

 Sonra 20 dakika süren gelgitli pazarlık sonucu 20 dinarlık deve ücretini 5 dinara anlaştık. Aldığımız develerle çöl sıcağında yol aldık.


Ardından eşek ile 3-4 saat süren seyahati 7 dinara anlaştık. Bir hazineden diğer hazineye yol alırken sonunda zirveye ulaştık. 

                                
Zirvede iki Arjantinli bir de Alexander Rybakin ülkesinden birileriyle tanıştık. Arjantinliler giymiş oldukları entarileriyle Araplardan seçilemiyordu.



Zirvede bir poz daha verdik.


İnişe geçerken yaşça bizden büyük bir abla bize odun ateşinde şekerli çay ikram etti. Şekersiz çay tercih edenler için kötü olsa da ben de çok şekerli olduğu için 2 bardaktan fazla içemedim.

Petra'dan Vadirum'a geçmek istedim fakat vaktimin az kalmasından dolayı ayrıca petra yolculuğumun uzun sürmesi planlarıma uymadı. Ve yolculuğum son taksiye verdiğim Petra ile Akabe arası 20 dinara tamamlanmış olup King Hüseyin Havaalanı'nda son buldu. Petra'dan Vadirum'a 20 dinara gidip 5 dinar giriş ücreti vererek seyahatinizi jip tipi araçlar ve deve ile yapabilirsiniz. Haydi dünyayı tanımak için sen de indirimli biletini ara ve kendini keşfet…

                                                                  






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Güncel Yazı

Kuran'da anlatılan hayvanlar: İlk sıra sağdan sola 1: Koyun (الضَّـأْنُ) Enam 143. Keçi (الـمَـعْـزُ) Enam 143. Koyun/Keçi (غَـنَمٌ) Ena...